MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarının ardından sosyal medya platformu X üzerinden önemli açıklamalarda bulundu. Özdemir, İsrail’in bu saldırgan tavırlarının meşruiyeti olmadığını belirterek, ABD ve İngiltere başta olmak üzere İsrail’e destek veren ülkelerin de bu komplonun bir parçası olduğunu ifade etti.

İsrail’e ve Destekçilerine Karşı Ortak Pakt çağrısı

Özdemir, Türk İslam dünyasının Kudüs hassasiyeti çerçevesinde, bölgenin asıl sahibi olan ülkeler tarafından İsrail ve destekçilerine karşı bir pakt kurulmasının artık kaçınılmaz hale geldiğini vurguladı

MHP’li Özdemir’in açıklamaları şu şekilde;

Hulusi Akar'dan Nevşin Mengü ve Ümit Özdağ iddialarına sert tepki Hulusi Akar'dan Nevşin Mengü ve Ümit Özdağ iddialarına sert tepki

"İsrail’in, Lübnan’a gerçekleştirdiği menfur saldırıları sonucunda binlerce insan hayatını kaybetmiş ve yaralanmıştır. Hiçbir meşruiyeti olmayan bu menfur saldırılar, İsrail’in terörist bir zihniyet tarafından idare edildiğini ortaya koymuştur.

Bunun yanında binlerce insanın da Lübnan’ın güneyinden kuzeyine doğru göç etmek zorunda kaldığı belirtilmektedir.

Lübnan çok sayıda Türk’ün yaşadığı, tarihi ve kültürel bağlarımızın yanı sıra son derece yakın akrabalığımızın bulunduğu bir ülke. Günümüzde Lübnan’da yaşayan Türk nüfusunun 100 bin civarında olduğu ifade edilmektedir.

Bilhassa 2020 yılında Beyrut limanında meydana gelen patlama sonrasında Lübnan’da 500 yıldan bu yana yaşayan çok sayıdaki Türk, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da oldu. Bu sebeple Lübnan coğrafyasında yaşayan Türklerin bağ ve aidiyeti Türkiye ile beraberdir. Dolayısıyla Lübnan’da yaşayan tek bir vatandaşımızın yahut soydaşımızın dahi bu alçakça saldırıdan etkilenmesi asla kabul edilemez.

Lübnan hükümetinin, İsrail’in saldırganlık ve vahşetine karşı Türkiye’den talep ettiği destek, önemlidir.

İsrail’in, Gazze’nin ardından Lübnan’a yönelik başlattığı alçakça saldırılara karşı Türkiye, hem Lübnan’daki vatandaşlarımızın emniyetle tahliyesi, hem de bölgede huzur ve barış iklimini korumanın yanında, İsrail saldırganlığına yönelik bölgesel bir birlikteliği teşvik etmek üzere gerekeni yapmaya devam edecektir. Bu bizim için milli ve tarihi bir vazife olduğu kadar giderek yüksek milli güvenlik riskine dönüşen sürece karşı geliştirilmesi gereken bir tedbirdir.

Bölgesel gerilimi yükseltip, zalimce soykırım yapan, insanlık ve savaş suçları işleyerek hareket eden İsrail’e karşı Orta Doğu'da barış ve huzuru sürdürebilir kılacak adımların süratle atılması elzemdir.

Netanyahu hükümetinin kabine üyelerinden gelen “Ürdün’ü, Suudi Arabistan’ı, Mısır’ı, Irak’ı, Suriye’yi ve Lübnan’ı kapsayan bir yahudi devleti istediğimizi açıkça ilan ediyoruz” sözü İsrail’in ahlaksızlık ve saldırganlığının hangi boyuta vardırılmak istendiğini gözler önüne sermiştir.

Bütün bu şartlar altında, Türk İslam dünyasının Kudüs hassasiyeti çerçevesinde, İsrail ile beraber aynı komploda destek sunan başta ABD ve İngiltere olmak üzere diğer taraflara karşı, bölgenin asıl sahibi olan ülkelerce ortak bir pakt kurulması kaçınılmaz hale gelmiştir."