Mensup olduğum aileden aldığım eğitim ve terbiye doğrultusunda dünyaya gözümü açtığım andan beri Milliyetçi-Ülkücü hareketin içindeyim. Sarsılmaz bir güven ve inançla Türk milliyetçiliği bayrağını elimden geldiğince yükseltmeye çalışıyorum.Türklüğün aleyhinde olacak her şeyin karşısında olmak bize öğretilen ilk derstir. Bu benim kişisel serencamım.
Bir de Türk milliyetçileri'nin siyaseten temsil edildiği ve görüşlerinin takip edildiği kurumlar var.Milliyetçi-Ülkücü hareketin adına konuşma hakkına sahip olanlar başta MHP ve Ülkü Ocakları'dır. Bu kurumlar bugüne kadar Türklük için mücadele etti. Bu anlamda yaptıklarını yazmaya gerek duymuyorum,bilen biliyor. Ödenen bedellerin karşılığı ancak ahirette ödenir.
Bazı politikaları ilk etapta sindirmekte zorlansam da yukarıda da bahsettiğim üzere sarsılmaz bir güvenle bağlı olduğum kurumların izlediği politikaları da sahiplenirim. Bilirim ki o politikalar Türklüğün menfaatinedir.
Devlet yönetmeye talip olan kurumlar ve meclise bizleri temsil etmek için gidenler sorunlara vatandaş Hasan gibi yaklaşamaz. Vatandaş meselelere duygusal yaklaşabilir bunda da son derece haklıdır. Sen niye böyle düşünüyorsun denilmez. Fakat,devlet daha gerçekçi ve stratejik hareket etmek zorundadır.
Türkiye'de bir terör sorunu var.Devlet dağdaki terörü bitirdi fakat vatandaşların bir bölümünde yıkıcı,bölücü fikirler yaşatılmakta ve büyütülmekte. Dağdaki terörü nasıl bitirdiysek,iç içe yaşadığımız aynı düşüncedeki insanları kazanmanın da yollarını bulmalıyız. Silahlı mücadeleyi sosyo-ekonomik-kültürel yatırımlarla ve hizmetlerle desteklemeliyiz. Bu nesil bu sorunu çözemezse sonraki nesiller hiç çözemez. Kar topu gibi büyüyecek olan sorun ileriki zamanda daha büyük olaylara sebebiyet verebilir. Bir iç savaş tehlikesi de var. Türkiye üzerinde yapılan projeksiyonlar da bunun emarelerini görüyoruz.
Suriye'de bir terör devleti kurmak istiyorlar. Bölgemizi istikrarsızlaştırıp sınırları değiştirmek istiyorlar. Türkiye o bölgeye 2016'dan sonra 4 defa büyük operasyon düzenledi. Son gelişmeleri Suriye'den bağımsız değerlendiremeyiz. İçeride birliği sağlayamazsak dışarıdaki gelişmelerden olumsuz anlamda etkileneceğimiz açık. Çünkü hdp'nin yoğun oy aldığı bölgelerde duygusal kopuşlar görülüyor. Sorun derinleşmeden çözmek gerekiyor. Bundan kaçış yok.
Çözüm derken neyden bahsediyoruz ? Sözüne itibar ettiğim MHP ve Devlet Bahçeli,milli-üniter devlet,anayasanın ilk 4 maddesi ve vatandaşlık tanımı korunacak diyor. Bunlardan taviz verilemeyecek diyor. Türk milleti için önemli olan aslında bu. Egemenlik devrine kesinlikle izin verilmeyecek. Bu başlıklar altında yapılacak iyileştirme çalışmalarını desteklemek düşer bize.
Mhp'nin yaptığını Chp yapsaydı,Bahçeli'nin yaptığını Özgür Özel yapsaydı kıyamet kopardı diyenler var. Bunlar gelişmeleri doğru okuyamayan ve muhakeme yapamayan kişiler. Mhp'nin ve Bahçeli'nin yaptığı şeyin sonunda terörün bitirilmesi öngörülüyor.CHP'nin ve Özgür Özel'in yaptığı şey ise terörle müzakere ederek bölücülerin kendilerine propaganda zemini bulmalarına yardımcı olmaktır.
Mhp ,anayasanın ilk dört maddesi, vatandaşlık tanımı,milli-üniter yapı derken Chp ise eşit yurttaşlık,Kürt halkı,yerel yönetimler özerklik şartı diyor. MHP Türk milleti derken, Chp Türkiye sadece Türklerin değil diğer etnik unsurların da egemen olduğu yerdir diyor. Arada büyük paradigma,nüans ve anlam farkı var.
Türkiye,çözülmeden çözüm arıyor. Bu çabayı anlamak lazım. Sonunu bekleyelim. Sonunda Türk milleti'nin aleyhine bir şeyler olacak olursa o zaman hepimiz ayağa kalkalım hesap soralım.