Bölgemizde yaşanan savaşlar ve terör örgütlerinin varlığının oluşturduğu tehditler yüzünden Türkiye,iç ve dış politikasında yeni bir döneme girdi. Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de tehdit algısı değişti.

Bölgemizde yaşanan savaşlar ve terör örgütlerinin varlığının oluşturduğu tehditler yüzünden Türkiye,iç ve dış politikasında yeni bir döneme girdi. Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de tehdit algısı değişti. Türkiye yeni bir konsept geliştirdi. Bu konsept içerik açısından çok kapsamlı. Gelen tehditi ülkenin dışında engellemek ve savunma sanayinde dışa bağlılığı azaltmak bu konseptin en önemli sac ayağını oluşturuyor. Sınır ötesi operasyonlarımız ve savunma sanayindeki gelişmeler bunun öncü işaretidir.

İsrail’in Ortadoğu’da sınırları değiştirmek ve kendi sınırlarını genişletmek adına Filistin’de 1 yıldır yaptığı soykırım ve Lübnan’a taşıdığı savaş da Türkiye’nin izlediği politikaları yeniden değerlendirmesine neden oldu. Yeni konseptin bir tarafı da bölgemizde yapılmak istenen büyük değişimdir. 

Türkiye, İsrail’in bir sonraki hedefi Türkiye’dir derken bir duruma işaret ediyor. Bölgemizdeki sınırlar İsrail’in güvenlik konseptine göre değiştirilmek isteniyor. Irak’ın kendi içinde 4 parçaya bölünmesi ve Suriye’nin de 3 parçaya bölünmesinin istenmesi Türkiye’yi haklı olarak endişelendiriyor. Suriye’nin Kuzeyinde bir terör devletnini kurulması isteniyor. Türkiye’de bu plana karşın bölgeye 4 defa büyük operasyon düzenledi. Türkiye için hayat memat meselesi bu..Çünkü Suriye’nin bölünmesinden sonra hedef İran ve Türkiye olacak. 4 parçalı büyük Kürdistan planını bilmeyen yoktur. Türkiye’yi bu planı kabul etmeye zorluyorlar. Bu pencereden baktığımız takdirde sıradaki hedef ülkenin Türkiye olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

İsrail’in hedefinde Türkiye var derken,İsrail gelecek Türkiye’yi bombalayacak ve işgal edecek demiyoruz. Buna kimsenin gücü yetmez. Kimse de böyle bir şeye cesaret edemez. Fakat,Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak için bir çok planı devreye sokacakları da bir gerçek. Günümüzde konvansiyonel savaşlardan ziyade vekalet savaşları yapılıyor. Terör örgütlerini destekleyerek hedef ülkenin üstüne salıyorlar. Türkiye bulunduğu coğrafyadan ötürü bazı farklılıların kaşınması açısından elverişli bir yer. Bazen etnik farklılıklar,bazen de inanç anlamında farklılıklar devreye sokulabiliyor. Bunların yanında ekonomik ve askeri ambargolarla da desteklenebiliyor. Türkiye’nin düşmesini isteyecek olan güçlerin bu anlamda harekete geçmesi muhtemeldir. 

Diğer taraftan da ABD,Akdeniz’de Rumları tahkim etmeye devam ediyor. 50 yıllık silah ambargosunu kaldıdılar ve GKRY’e silah yardımında bulunuyorlar. Rumları kime karşı silahlandırdıklarını söylemeye gerek yoktur sanırım.  Yunanistan’da Türkiye’ye yakın bölgelerde kurdukları üsleri de hatırlamak gerekir. Türkiye sıkıştırılmak isteniyor. Okumayı bilenlere her şey açık.  Rusya’nın  Karadeniz’de izlediği politika ve Ukrayna ile ola savaşı da Türkiye’yi birinci derece ilgilendiriyor. Hiçbir olay birbirinden bağımsız değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin hedefte biz varız sözlerini bu minvalde değerlendirmek gerekiyor. İç cepheyi kuvvetlendirmeden dışarıya karşı direnç gösteremeyiz. 

Bu gündem ışığında Devlet Bahçeli’nin DEM’li vekilllerin elini sıkması da iç cephenin kuvvetlenmesi için devletin attığı bir adım olarak yorumlanmalıdır. Devlet Bahçeli’nin sözlerinde açılıma dair bir şey yoktur. DEM’lilere verilen mesaj açıktır. ‘’PKK ile ilişkinizi kesin,ülkemizin yanında olun,birlğimizi ve beraberliğimizi kuvvetlendirelim’’ mesajıdır bu.  

Herkes gayet iyi biliyor ki, MHP’nin açılımdan anladığı şey ‘’ PKK’nın şartsız şekilde silah bırakması ve teröristlerin adalete teslim olup mahkemelerin vereceği cezayı kabul etmeleridir. Bunu kabul etmezlerse sarı torbalar en iyi açılım yöntemi olamaya devam edecektir’’ 
Teröristlerle müzakere yapılmayacağını Mhp’den daha iyi bilen parti yoktur. Bu anlamda bir çok uyarısı olmuştur MHP’nin. Milli-Üniter yapıya, devletin kuruluş ilkelerine,ilk 4 maddeye ve Türklük tanımına dokunmaya kimsenin gücü yetmez. Kamuoyunu meşgul etmeye gerek yok. Türkiye’nin daha önemli konuları var. Muhalefetin daha ciddi olması ve gerçek sorunlara değinmesi gerekir.