Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu hakkında “israf, savurganlık, yolsuzluk” tartışmaları ne zaman olsa Meral Akşener’in son dönem bunlarla ilgili söylediği “Hepimiz dürüst olduğuna kefalet koyup seçilmesine vesile olduğumuz kişilerin daha sonra kocaman birer hırsız olduğunu anladığımızda çektiğimiz acıları anlatmam mümkün değil” sözleri aklıma geliyor. Bu ikilinin neyini görmüştü de böyle söylemişti acaba?

Kaç gündür Mansur Yavaş’ın yönettiği ABB’nin düzenlediği konserlere dair fatura tartışmaları yaşanıyor. Ebru Gündeş’e ödenen ücretle başlayan tartışmalar, diğer sanatçılara da bulaşmasıyla tartışma genişledi.  Sanatçılara ödenen fahiş fiyatlar konusunda hesap veremeyen Mansur Yavaş, 2 haftadır lafı ordan alıyor, oraya götürüyor. Açıklama üstüne açıklama yapıyor ama kamuoyunu tatmin edecek hiçbir açıklamayı henüz yapamadı. Mansur Yavaş’ın açıklamaları altına gösterilen tepkilerden bile bunu çok net anlarsınız.

Her zaman söylerim, Mansur Yavaş para ve makam seven birisidir. Etrafına kadro niyetiyle doldurduğu herkes onun bu özelliği bildiği için sistemin çarklarını ona uygun döndürmektedir.

Hatırlayın bu Mansur Yavaş "Ankara'nın hiçbir yerinde benim fotoğrafımı göremezsin, Ankara halkının parasıyla ne reklam yaparız ne de lüks ve şatafatla işimiz olur. Halkın parasını kendi reklamı için harcayan belediye başkanı haram yiyordur” demişti. 2024 yerel seçimlerinde Ankara’nın tüm cadde, sokak, mahalle, ilçe, köy, belde, bina, reklam panoları, gökyüzü, yeryüzü hep Mansur Yavaş’ın posterleriyle süslenmişti değil mi? Son seçimlerde Ankara’nın her yerinde çok yoğun Mansur Yavaş pankartı, posterleri görenler “haram yiyordur” sorgusunu onun sözü üzerinden mutlaka yapmıştır.

Mansur Yavaş’ın para-pul işleri her zaman bulaşık ve şaibeli olmuştur. Onun gibi birine nasıl dürüst, ahlaklı diyorlar inanın anlamak mümkün değil. Yaşadığı bir ticari anlaşmazlık mahkemeye düştüğünde verdiği bir ifadesinde niçin avukatlık sözleşmesi yapmadığını "600.000 bin Dolara anlaşıldı. Karşı taraf firma olduğu için makbuz kesildiğinde 300 bin doları vergiye gidiyordu. Bu sebeple senet imzalandı" şeklinde ifade edip aslında vergi kaçırdığını da itiraf eden birinden bahsediyoruz. 

Anlaşmazlık yaşadığı bir işadamıyla arasına (HSYK) eski Başkanvekili olan kişiyi koyup onunla telefonda“- Başkan nerelerdesin? Datça’da. Şimdi bak başkan, Necmettin’le beraberiz. (Parayı getirmiş de) Sendeki belgelerin tümünü bana teslim edeceksin. Şeyi de getirmiş... Dövizi de getirmiş. Onu teslim edeceğim, şeyler bende kalacak... Eyvah eyvah… O zaman cuma günü. E tamam olur o zaman. Biz şeyde, Minasera’da oturuyoruz ya. Açık, açık burası açık da, istersen büroya getirsin. Büro açık değil mi? Tamam. Bak şimdi Necmettin ile ilgili kaset, ses, görüntü her ne varsa onların tamamını getirsin bana tamam mı? (Görüntü kasetleri, CD’leri) O iki belge de gelsin. Yav ver onları da, bende duracak. Tamam, tamam. Şeyler gelsin. Tamam, büroya getirsin, oldu. Haydi görüşürüz, sağol” şeklinde diyaloglar yaşayan birisi değil mi? 

Bu kaset-para ilişkilerini anlamayan idraksizlere, sanatçı faturasını mı anlatmaya çalışıyorsunuz? 

Mansur Yavaş’ı bitirirse zaten para- makam sevdası bitirir. Bugüne kadar yaptıkları da bitirirdi aslında ama emin olun onu koruyan bir el var. Yoksa onun mahkemelerden kurtulması hatta açık söylüyorum aday olması bile mümkün değildi. Fakat maskeli bazı işlerin döndüğü çok açık. Ankara hizmetsiz bir israf ve vurgun dönemi yaşıyor. Seçimlere dört yıl var ama Mansur Yavaş işi-gücü bıraktı aday olabilmek için sahnede sürekli kılık değiştiriyor. Yakında o da ABB sahnelerinde konser verebilir. Aman faturalara dikkat…