Türkiye’de terörü ve şiddeti kim ister? Elbette Türkiye üzerinde hesapları olanlar, Türk milletine zarar vermek isteyenler. Yıllardır bu kötülüğü ara vermeden sürdürdüler ve ne yazık ki birçok can yandı. Ülkemiz hem maddi hem de manevi açıdan büyük kayıplar verdi. Terörü etnik köken üzerinden tanımlamaya çalışsalar da gerçekte terör, ayrım yapmadan herkesin canına, malına ve geleceğine büyük zarar vermiştir. En çok da evi, okulu, tarlası, camisi, fabrikası ve canı yanan Doğu ve Güneydoğu insanı olmadı mı?

Terör örgütü PKK’nın savunduğunu iddia ettiği Kürtlere zerre kadar bir faydası dokunmuş mudur? Buna dair tek bir örnek gösterilebilir mi? Verdiği zarardan başka ne olmuştur?

Geçtiğimiz günlerde, 1990’lı yıllarda terör örgütleriyle bağlantılı olduğu gerekçesiyle cezaevine giren, ancak sonrasında PKK’nın iç yüzünü sorgulamaya başlayarak örgütten ayrılan ve yazdığı birçok kitapla bu duruşunu güçlendiren yazar Aytekin Yılmaz, bu gerçeği şu sözlerle dile getirdi:

“PKK’nin silah bırakmasından rahatsız olanlara soralım: PKK şiddetinin/terörünün 40 yıldır kime ne faydası oldu? PKK’den ne bekliyordunuz ki feshetmesini istemiyorsunuz? Merak ediyorum, PKK’nin Kürtlere ve ülkemize tek bir olumlu katkısını yazabilir misiniz? Yıllardır olumsuz taraflarını yazıyorum, siz de olumlu taraflarını yazın, okuyalım. Buyurun…”

Terör örgütü PKK’nın silah bırakması ve kendini feshedecek olmasına dair çağrılar, atılan adımlar Türkiye’nin tamamında umutla karşılanırken, emin olun, bu gelişmeler en çok da Doğu ve Güneydoğu insanı tarafından sevinçle karşılanmıştır.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin DEM’e “Teröre cephe alın. Türkiye partisi olun” ve teröristbaşı Öcalan’a “Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykır”  çağrısını yaptığı ve sonrasında DEM-Öcalan’ın bu çağrıya uyacağına açıkladığı günden itibaren inanın terörün gölgesinde yıllarını heba etmiş Doğu ve Güneydoğu halkı zincirlerinden kurtulmuş ve ruhunda adeta en güzel kokulu çiçekler açmıştır.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çağrıyı yaptığı ilk günden bugüne kadar Doğu ve Güneydoğu’nun her kesiminden birçok insanıyla görüştüm hepsi de “Devlet Bahçeli büyüğümüzden Allah razı olsun” dualarını etmektedir. Bu yazıyı okuyan herkes etrafında bu sevinçlere ve dualara şahit olmuştur.

Türk devleti, son yıllardaki kararlı terörle mücadelesiyle bölge insanına rahat nefes aldırmış, bu adımlar sayesinde bölgeye huzur ve güven getirmiştir. Bu çağrı ve adımlarla, terör gölgesinin Doğu ve Güneydoğu bölgesinden tamamen kalkması için tarihi bir fırsat doğmuştur.

Artık bu fırsatın önüne kimse geçmemeli, kimse engellemeye kalkmamalıdır. Pazarlıksız başlayan ve sonuna kadar kararlılıkla ilerleyen bu süreç, hiçbir pazarlık ve fitneye asla izin vermemelidir. Bu tür girişimlerde bulunanlar derhal engellenmeli ve gereken tüm önlemler alınmalıdır.

Terör örgütünün kurucusu Öcalan, "Ayrı federasyon, idari özerklik ve kültürel çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamaz" diyerek, terör örgütüne "Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir" çağrısını yapmıştır. Bu bağlamda, bölücü terör söylemlerini sürdürenlere, en ağır cezalar verilmelidir.

“Terörsüz Türkiye” yolunda kararlı adımlar atılmalıdır. Önümüze gelen bu fırsat iyi değerlendirilmelidir.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin son açıklamasındaki “Terörsüz Türkiye özlemini sulandırmaya, ihtiyatlı iyimserlik ortamını bulandırmaya çaba harcayanlar bilinmesini isterim ki, bölücülüğün değirmenine su taşıyan, terörün kanlı saldırılarının devamından çıkar ikmali yapan taşeronlaşmış gayri milli zihniyetlerdir.

“Ne verildi? Ne alındı” sorularını gündeme taşıyarak yüzlerini buruşturanların, pozitif iklimi karıştıranların masumiyetinden ve makuliyetinden bahsetmek mümkün değildir.

PKK’nın kendini feshedecek olmasından dolayı korkuya kapılanların istismar kaynağı kuruyacak, Türkiye yeni yüzyılın rotasında muhteşem bir uyanışa geçecektir.

Provokasyonlara azami dikkat ederek, marjinalleşmiş grupların tahriklerine karşı uyanık durarak, mücavir bölgelerimizde gözü ve hedefi olan ülkelerin senaryolarına zamanında ve hazırlık içinde müdahalede bulunarak şiddet ve ihanetle ihata edilmiş bir dönemin kapıları bir daha açılmamak üzere kapatılacaktır.” Cümleleri çok iyi değerlendirilmelidir.

Türk devleti, pazarlıksız bir şekilde terörle mücadelesini kararlılıkla sürdürüyor. Çünkü "Silahlar gömülecek, aksi halde silah tutan teröristler gömülecek" denildi ve bu yolda emin adımlarla ilerleniyor.