CHP, son dönemde kendi adına bir "sicil temizlik deterjanı" gibi hareket ederek, HÜDA-PAR’ın Atatürk’e ve Cumhuriyet’in temel değerlerine yönelik akıl almaz, tutarsız ve yer yer provokatif açıklamalarını kendi sicilini ve durduğu noktayı unutarak siyasi malzeme haline getiriyor. CHP, özünde kendisine son derece uzak duran değerler ve kavramlar üzerinden, HÜDA-PAR’ın bu çıkışları sayesinde sanki bu ilkelere karşı derin bir hassasiyet taşıyormuş gibi bir imaj yaratmaya çalışıyor. Oysa bu tutum, partinin geçmişteki duruşu, söylemleri ve ilişkileriyle kıyaslandığında son derece yapay ve inandırıcılıktan uzak görünüyor.

Ancak mesele burada bitmiyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in geçtiğimiz aylarda sarf ettiği “DEM ile biz birbirimize göbekten bağlıyız.” sözleri, tabloyu daha da karmaşık hale getiriyor. Bu itiraf, CHP’nin DEM Parti ile olan ilişkisinin ne denli iç içe geçtiğini gözler önüne sererken, aynı zamanda HÜDA-PAR’a yönelik hem Özgür Özel’in hem de parti yöneticilerinin yaptığı eleştirileri daha da çelişkili ve tutarsız kılıyor. Bir yanda DEM ile sıkı bağlar kuran CHP, diğer yanda HÜDA PAR üzerinden bir “değerler savunucusu” rolüne bürünerek siyasi ikiyüzlülük sergiliyor. 

Bu durum, CHP’nin siyasi çizgisindeki tutarsızlığı bir kez daha ortaya koyuyor.

HÜDA-PAR’a gelince... 

Bu partinin son dönemde yaptığı açıklamalar, etnik ırkçılık ve sözde “Kürtçülük” gibi tehlikeli bir saplantıya gömüldüğünün açık bir göstergesi haline geldi. HÜDA-PAR’ın son eylem ve söylemlerinin savunulacak bir tarafı olmadığı gibi, aksine toplumsal birliği ve beraberliği zedeleyen ayrıştırıcı bir dil yarattığı ortada. Daha önce benzer çıkışlarda bulunduğunda, bu köşede defalarca HÜDA- PAR’a haddini bilmesi ve çizgiyi aşmaması gerektiği vurgulamış ve yaptığı doğruları da takdir etmiştim. Ancak görünen o ki, bu uyarılarımız bir kulaklarından girip diğerinden çıkıyor…

Özellikle HÜDA-PAR’ın Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ilk dört maddesi gibi devletin temel yapı taşlarını sorgulayan ya da bu maddelere yönelik düşmanlık yansıtan tavırları, kabul edilemez bir hadsizlik örneğidir. Bu noktada, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin geçmişte HÜDA-PAR’a ilişkin “Kim olursa olsun, hangi mevkide bulunursa bulunsun, Anayasa’nın ilk dört maddesine şaşı bakanlar ve şaibeli tavır sergileyenler bizim nazarımızda yok hükmündedir. Bunlar, ne ciddiye alınmaya ne de muhatap kabul edilmeye layık herhangi bir özelliğe sahiptir.” şeklindeki tepkisi son derece net olmuştu.

Peki, CHP bu tablonun neresinde duruyor?

Bilindiği üzere CHP, kendisine yapılan çağrılar karşısında henüz teröre karşı net bir cephe alıp gerçek anlamda “Türkiye partisi” olma kararını ortaya koyamamış DEM Parti ile her türlü ittifak ve iş birliğini gönül rahatlığıyla sürdüren bir parti. Hal böyleyken, HÜDA-PAR’a yönelik eleştirilerinin ne kadar samimi ya da tutarlı olduğu ciddi bir soru işareti olarak ortada duruyor. CHP’nin bu çifte standartlı tutumu, hem kendi tabanında hem de kamuoyunda güvenilirlik tartışmalarını beraberinde getiriyor.

Özgür Özel, “O HÜDA PAR bayrağa, devlete, Atatürk’e karşıdır.” diyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, “Domuz bağcı, bayrak, millet ve vatan düşmanı HÜDA PAR.” ifadelerini kullanıyor. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise, “CHP gelirse Türkiye bölünecek, Kandil’le anlaştı yalanlarıyla seçim kazandılar ve Kemalist Cumhuriyet’e, bayrağımıza, Türkçeye açıktan tavır alan anlayışı Meclis’e taşıdılar.” diyerek tepki gösteriyor.

CHP’li birçok isim de benzer şekilde HÜDA-PAR’ı sert ifadelerle eleştiriyor. Ancak DEM’in sicili yanında HÜDA-PAR, okyanusta bir damla gibi kalır. Buna rağmen CHP, DEM’e en ufak bir eleştiri yöneltmiyor. İnanın, HÜDA-PAR’ın oy oranı %10 olsaydı, CHP ona da toz kondurmaz, ittifak ortağı olmak için elinden geleni yapardı. Zaten CHP’nin geçmişte mitinglerde, anma toplantılarında HÜDAPAR ile yanyana gelmişliği ve pozlar vermişliği vardır.

CHP’liler şu günlerde, HÜDA-PAR’ın “Şeyh Said’ten özür dilensin.” açıklamasına sözde sert tepki gösteriyor. Oysa DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Mardin’de otobüsün üzerinde şu sözleri sarf ettiğinde, CHP Genel Başkanı Özgür Özel de o otobüsün içindeydi:

“Çok iyi bilsinler ki, Seyit Rıza ne yaptıysa, Şeyh Said ne yaptıysa, Mazlumlar, Denizler, Sakineler ne yaptıysa, Kürt halkı da onların yaptığını yapacaktır.”

CHP’nin, HÜDA PAR’ın söylemlerine karşı sözde sert tepki gösterirken, DEM’in benzer açıklamalarını görmezden gelmesi, partinin ikiyüzlü tavrını bir kez daha gözler önüne seriyor.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, DEM’e yönelik yaptığı “Teröre cephe alın, Türkiye partisi olun.” çağrısının sıcak olduğu günlerde, DEM’i ve Özgür Özel’i şu sözlerle eleştirdiği unutulmamalıdır:

“DEM’in otobüsüne binip fitne ve fesat çığırtkanlığı yapan CHP Genel Başkanı, siyasi istikbalini PKK’nın hunhar emellerine ve mağara deliklerine devretmiştir. DEM Eş Başkanı’nın Şeyh Said ve Seyit Rıza güzellemesi, Kürt kardeşlerimiz adına malum rezilliğe sözcülük yaptığını iddia etmesi, kimin nerede durduğunu ve terörle nasıl bir ortaklık içinde olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.”

MHP Lideri Devlet Bahçeli, yeri geliyor HÜDA-PAR’a, yeri geliyor DEM’e, milli değerler, semboller ve kavramlar konusunda yaptıkları hadsizlikler nedeniyle sert tepki gösteriyor. Peki, Özgür Özel neden aynı tutumu DEM konusunda sergileyemiyor?

Gerçi kendisine sorulan “Şeyh Said kahraman mı hain mi?” sorusuna “Bu ayaklanmanın bastırılması sırasında oluşmuş acılar, bugün bazı torunların kalbini acıtıyorsa, o acıya saygılı olmak gerekir." Diyen Özgür Özel’den ne bekliyoruz ki?

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Teröre cephe alın. Türkiye partisi olun.” dediği gibi, Özgür Özel de DEM’e bir çağrı yapsa bile gönlümüz rahatlayacak… Ama nerede?