Nureddin Topçu yıllar önce günümüzün en büyük ihtiyacını “Bize bir insan mektebi lazım. Bir mektep ki bizi kendi ruhumuza kavuştursun; her hareketimizin ahlaki değeri olduğunu tanıtsın, hayaya hayran gönüller, insanlığı seven temiz yürekler yetiştirsin; her ferdimizi milletimizin tarihi içinde aratsın, vicdanlarımıza her an Allah'ın huzurunda yaşamayı öğretsin.” şeklinde tarif ediyordu.

Günümüzde yaşanan ve devam eden olaylara baktığımızda bu ihtiyacın o günün şartlarından katbekat artarak günümüzde arandığına şahidiz.

Cinayetler, şiddetli kavgalar, ahlaksızlıklar, çocuk istismarları, uyuşturucu kullanımı, sahtekârlık, dolandırıcılık, hırsızlık ve sosyal çürüme içine giren daha birçok zararlı davranışa katkı vermek için insanlar birbiriyle neredeyse bir yarış halindeler. Bu gidişat ürkütücü, bu gidişat çok kaygı verici... Türkiye’deki herkes de bunun farkındadır. Yarınlarda bu saydığım başlıklarda suç işleme potansiyeli olan birine bugünü sorsan, o kişi bile bugün için gidişattan kaygı duyduğunu söyleyecektir. Sonra bir bakıyorsunuz, bu cevabı verecek olan o kişi bile yarın karşımıza sosyal çürümeye katkı sağlarken çıkabiliyor.

O yüzden bize ruhumuzu kazandıracak ciddi insan mektepleri, insanını seven, topluma iyilik üreten, kötülükten sakınan haya sahipleri lazımdır. Nurettin Topçu öyle güzel tarif etmiş ki aradığımızı, ihtiyacımızı…

Türkiye’de yaşanan olaylar ruhumuzu kanatacak seviyeye gelmiştir.

Tekirdağ’da cinsel istismara uğradıktan sonra hayatını kaybeden 2 yaşındaki Sıla bebeğin acısı dinmemişken, yine geçtiğimiz hafta Tekirdağ’da 9 aylık bebeğe cinsel istismar yapılması; içinde bulunduğumuz duruma başka örnek verdirmeye bile gerek duydurmuyor.  Bebek öldürerek para kazanan hastane çeteleri de halimize en ağır örnek değil mi?

Daha benzer ne iğrenç örnekler var.

Biliyorsunuz haftalardır Türkiye’nin bir gündemi de Diyarbakır’da öldürülen 8 yaşındaki Narin’in davası. Bu dava tartışma programlarının ana konusu... Aile kötülük konusunda öyle organize olmuş durumdaki Narin’in katili hukuki olarak netleşmedi henüz. Katil suçlamasıyla annesi, abisi, amcası ve akrabaları tutuklu olarak yargılanıyor. Diyorsunuz ki; koskoca ailede en azından babası vicdan sahibi gözüküyor. Bir bakıyorsun, onunda kızı Narin’i öldürme suçlamasıyla tutuklanmış oğluyla sırıtarak video görüntüsü çıkıyor. Kızı ölmüş bir baba o görüntüyü nasıl verebiliyor?

Nurettin Topçu yine bir sözünde “Merhametin olmadığı yerde insan yoktur” der. Artık çoğu olayda insan göremez olduk. Çünkü orada merhametin “m”si yok! Geçen haftalarda Ankara’da bir merhametsizlik örneği daha yaşadık. İçine şeytan girmiş bir adam, bir babayı haraç isteyip vermediği için 3 yaşındaki çocuğunun yanında kurşun yağmuruna tutarak öldürdü. Bir anadan, babadan doğmadığı belli olan bu peydahlama katil, 3 yaşındaki o çocuğun babasına sarıldığında dahi merhamet etmedi, vicdana gelmedi. 3 kuruş haraç için birinin canını alarak katil oluyor ve üç yaşındaki çocuğa hayatı boyunca unutmayacağı bir travma yaşatarak onu babasız bırakıyor.

Merhameti, ahlakı, hayâyı, vicdanı toplum içinde tekrar tesis etmezsek yarınlarımız bu gidişatla ciddi tehlike yaşayacaktır. Herkes bunun farkındadır. O halde farkında olan yetki sahipleri acil önlemleri almalıdır. Geleceğimizi şimdiden kurtaralım yarın geç olmadan…