Ülkemizin en seçkin(!) eğitim kurumlarından biri olan Boğaziçi Üniversitesi, son günlerde bilimsel çalışmalarıyla değil, yerçekimine meydan okuyan eylemleriyle gündeme geliyor. Evet, yanlış duymadınız: Öğrencilerimiz, protesto etmek için zıplıyor! Newton’un mezarında ters dönmesine sebep olan bu devrimci hareket, ülkemiz demokrasisinin yeni bir boyuta ulaşmasını sağladı.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, bu yöntem, dünya protesto tarihine altın harflerle kazınacak bir yenilik getiriyor. Paris’in barikatları, Washington’daki yürüyüşler, Tiananmen’deki tank adam... Ve şimdi, Boğaziçi’nde zıplayan kahramanlar! Bu büyük düşüncenin arkasındaki deha kimdir bilinmez, ancak zıplayarak hükümeti devirebileceklerine inanan bu beyin takımı, fizik yasalarına olduğu kadar siyasi gerçeklere de meydan okumakta.
Eski çağlarda insanlar demokrasiyi savunmak için yazılar yazmış, toplantılar düzenlemiş, hatta seçimler yapmışlardı. Ancak modern çağın entelektüelleri bunu bir adım öteye taşıyarak, sadece havaya zıplayarak rejimleri değiştirebileceklerini keşfettiler. Zira, “yeterince kişi aynı anda zıplarsa yerçekimi hükümeti indirir” tezi, bilimsel olduğu kadar ideolojik olarak da son derece güçlüdür. Keşke Galileo veya Einstein da yaşasaydı da bu protestoya dahil olup işin fiziğini bize açıklayabilseydi!
Büyük eylemin yankıları uluslararası basında da büyük ses getirdi. “The Economist” dergisi, Türkiye’de demokrasinin zıplayan bir aşamaya geçtiğini bildirirken, “BBC” olayları ‘sıçrayan gençlik hareketi’ olarak yorumladı. Hatta, bazı dünya liderlerinin de bu eylem şeklini benimsemesi bekleniyor. Örneğin, Fransa’da emeklilik reformuna karşı gösteri yapan işçiler zıplayarak hükümeti pes ettirebilir, ya da ABD’deki seçim kampanyalarında adaylar, konuşmak yerine platformda üçer beşer zıplayarak seçmeni ikna etmeye çalışabilir.
Ancak bu mücadelenin bazı istenmeyen sonuçları da olabilir. Sürekli zıplayan öğrenciler arasında ortopedik rahatsızlıkların artması, üniversitenin spor salonu gelirlerinin düşmesi ve özellikle kampüs içindeki kütüphane gibi sessiz ortamlarda büyük bir gürültü kirliliği oluşması, zıplama hareketinin sürdürülebilirliği açısından soru işaretleri yaratıyor. Ayrıca, eğer protesto yöntemi yaygınlaşırsa, spor salonlarına üye olan vatandaşlarımızın da “zaten protestoda zıplıyoruz” diyerek antrenman yapmaktan vazgeçmesi, fitness sektörünü ciddi anlamda olumsuz etkileyebilir.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin bu büyük devrimci(!) girişimi, dünya siyasi literatürüne benzersiz bir katkı sundu. Hükümetin nasıl tepki vereceği henüz belli değil, ancak eğer bu yöntemin gerçekten işe yaradığını görürsek, ilerleyen süreçte bütçe görüşmelerinde milletvekillerinin de topluca zıpladığını görebiliriz. Ne de olsa, büyük fikirler küçük adımlarla değil, büyük sıçramalarla gerçekleşir!
Tarih, bu öğrencileri ve onların çığır açan yöntemlerini hatırlayacaktır: Zıplayarak devrim yapmak! Artık seçim sandıkları, basın açıklamaları ve yürüyüşler demode. Yeni nesil aktivizm belli oldu: Kim daha yükseğe sıçrayabilirse, o kazanır!