Cumhuriyet Halk Partisi, son yıllarda liderlik değişimleriyle birlikte politik duruşunu ve stratejilerini sürekli olarak yeniden şekillendirmeye çalışsa da, parti içindeki istikrarsızlık ve yönetim sorunları giderek daha belirgin hale gelmiştir. Özgür Özel’in genel başkan olarak göreve gelmesi, partinin köklü sorunlarını çözmek yerine yeni tartışmaların fitilini ateşlemiş, yönetim anlayışı konusunda ciddi soru işaretleri doğurmuştur.

Özgür Özel’in liderliği, özellikle parti içi disiplin ve yönetişim konularında büyük zafiyetler içermektedir. CHP’nin geleneksel kitlesi, parti içindeki ideolojik belirsizliklerden ve tutarsız politikalardan dolayı giderek daha fazla huzursuzluk yaşamaktadır. Parti içindeki hizipler arasındaki çatışmalar artarken, Özel’in bu dengeyi sağlama konusundaki başarısızlığı, CHP’yi yönetilemez bir hale getirmektedir.

Özgür Özel ve ekibinin, siyaset yapma biçimi radikal popülist söylemlerle şekillenirken, parti tabanını genişletmek yerine dar bir ideolojik çerçeveye sıkıştırdığı görülmektedir. Özellikle, üniversite öğrencileri ve gençleri sokak gösterilerine teşvik eden söylemleri, Türkiye’nin anayasal düzenine doğrudan bir meydan okuma olarak değerlendirilebilir. Demokrasi, şüphesiz, ifade özgürlüğü ve barışçıl protestolarla güçlenir; ancak, anayasal düzeni tehdit eden, kamu düzenini bozan ve sosyal kaosu teşvik eden hareketlerin desteklenmesi, bir siyasi parti için tehlikeli bir rotaya işaret etmektedir.

Son dönemde CHP’nin yerel yönetimleri üzerinden yürütülen politikalar da ayrı bir tartışma konusudur. Belediye yönetimlerinde yaşanan usulsüzlük iddiaları, liyakatten uzak atamalar ve kamu kaynaklarının şeffaf bir şekilde yönetilememesi, partinin “temiz siyaset” iddiasını boşa çıkarmaktadır. Özgür Özel’in bu tür sorunlar karşısındaki sessizliği ve etkisiz tutumu, CHP’nin halk nezdindeki güvenilirliğini ciddi şekilde zedelemektedir.

CHP’nin sokak çağrıları ve hükümeti düşürmeye yönelik sert muhalefet stratejisi, partinin halkla bağ kurma konusunda ciddi hatalar yaptığını göstermektedir. Seçmenlerin temel beklentisi, yapıcı bir muhalefet ve alternatif bir yönetim anlayışı ortaya koyulmasıdır. Ancak, Özgür Özel ve CHP yönetimi, çözüm odaklı politikalar üretmek yerine kaos ve kargaşa üzerinden siyaset yapmayı tercih etmektedir. Bu yaklaşım, parti içindeki kırılganlığı daha da artırmakta ve CHP’yi giderek daha fazla uç bir noktaya sürüklemektedir.

Nihayetinde Özgür Özel’in liderliği altında CHP’nin yönetim anlayışı ve siyasi stratejileri, parti içinde derin çatlaklar yaratmış ve kamuoyunda ciddi güven kaybına yol açmıştır. Popülist ve radikal söylemlerle kısa vadeli kazanımlar elde etme çabası, uzun vadede CHP’nin temel değerlerinden uzaklaşmasına ve yönetilebilir bir parti olmaktan çıkmasına neden olmaktadır. Türkiye’de güçlü bir demokrasi için muhalefetin sorumlu, yapıcı ve çözüm odaklı bir yaklaşım benimsemesi şarttır. Ancak mevcut CHP yönetimi bu beklentiyi karşılamaktan uzak görünmektedir.