İstanbul’un modern Sezar’ı Ekrem İmamoğlu, geçtiğimiz günlerde tarihi bir açıklamayla gündeme oturdu: "Rubicon'u geçtik." Bu cümleyle kendisini adeta Jül Sezar’a benzeten İmamoğlu, Sezar’ın dramatik kaderini pek hesaba katmamış gibiydi. Çünkü Sezar Rubicon’u geçtikten sonra Roma'da taht kavgasına girişmiş, sonunda Brütüs dâhil dost bildiklerinden hançeri yemişti.
E biz de soralım: İmamoğlu'nun Rubicon’u gerçekten geçildi mi, yoksa bir dere kenarında dizlerine kadar suya girip çıkamamakta mı?
Bir kere Sezar Roma'nın en kudretli adamıydı, İmamoğlu ise İstanbul’un trafiğiyle ve hava muhalefetiyle boğuşuyor. Sezar’ın Rubicon’u geçmesi Roma Senatosuna meydan okumaydı; İmamoğlu’nun ise "Rubicon" deyip geçmesi daha çok sosyal medyada mizah malzemesi oldu.
Sezar’ın hikâyesinde Brütüs var, İmamoğlu’nun yanında kim Brütüs olur bilemeyiz ama siyasetin hançerleri daha az keskin değildir.
Brütüs ve arkadaşları Sezar’ın defterini dürdü; bakalım İstanbul’un siyasi arenalarında kimler İmamoğlu’nun Rubicon hikâyesine “Et tu, Brute?” dedirtecek.
Sezar Rubicon'u geçerken tarihi değiştirdi; İmamoğlu'nun Rubicon'u ise neresiydi? Kağıthane Deresi mi, Haliç mi? Yoksa basın açıklamasında kafasını toparlayamayıp bir metafor kullanmak mıydı?
Roma lejyonlarının sevinç çığlıkları yerine, İBB'nin basın danışmanlarının "Aman başkanım bu benzetmeyi açıklamak gerekecek," diyerek uykusuz kaldığını tahmin etmek zor değil.
Sezar’ın Rubicon'u geçmesi Roma'nın tarihini değiştirdi ama sonunda Brütüs’ün hançeriyle yere serildi. İmamoğlu ise siyasi geleceğine doğru bir yürüyüş başlattığını düşünüyor. Ancak siyaset Rubicon’dan daha sinsi sularla dolu.
Kim bilir, belki bir gün İmamoğlu da “Et tu, Brute?” demek zorunda kalabilir. Ama şimdilik Rubicon’a dizlerini bile sokmadan bol bol benzetme yapıp suyun kenarında selfie çekmeye devam edecek gibi duruyor.
Sezar gibi tarihi benzetmelere soyunmak güzel ama her metaforun altında boğulma riski de vardır. Tavsiyemiz, Rubicon'u geçmeden önce iyi bir köprü bulmak!